Uluslararası İşin Peşinde: Haritada Olmayan Fırsatlar

Doğru yöntemlerle, adım adım ilerlerseniz hem işiniz hem de ufkunuz büyür.

Yeni pazar aramak çoğu zaman insanın gözünde büyür. Nereden başlayacağınızı bilemezsiniz, sanki koca bir dünya önünüzde ama hiçbir kapı açılmıyormuş gibi gelir. Oysa gerçek şu ki, pazar bulmak bir “büyük sıçrayış” değil, küçük adımların yolculuğudur.

Her şey merakla başlar.

Bir gün Google’a ürününüzü yazarsınız, karşınıza hiç duymadığınız bir ülkenin ithalatçı firmaları çıkar. LinkedIn’de denk geldiğiniz bir isim, belki de sizi hiç düşünmediğiniz bir pazara götürür.

Yani ekranın soğuk yüzü, doğru sorular sorulduğunda aslında başka dünyalara açılan bir pencereye dönüşür.

Ama masa başı araştırmalar bir yere kadar…

Bazen bir fuarın kalabalığı içinde yürürken, rengârenk standlar arasında dolaşırken, yanından “ilgisiz” diye geçtiğiniz bir ziyaretçi dönüp size “Biz aslında tam da bu ürünü arıyorduk” der. İşte o an anlarsınız ki pazar bulmak planlı bir matematik kadar, tesadüflerin de işidir.

Ve ticarette tesadüflere yer açmak gerekir.

Yeni pazarların bir de görünmeyen tarafı vardır: kültürler. Bir ülkede dakiklik güvenin sembolüdür, başka bir ülkede ise uzun sohbetin. Masaya konan bir çay ya da kahve, çoğu zaman fiyat teklifinden daha güçlü bir bağ kurar. Çünkü ticaretin özünde para değil, güven dolaşır. Ve güven, küçücük ayrıntılarda saklıdır.

Elbette bu yolculuk cesaret ister. Yeni pazara girmek, bilinmeyen bir yemeği ilk kez denemek gibidir. Başta tereddüt edersiniz: “Acaba beğenilecek mi, tutacak mı?” Ama adım attığınızda görürsünüz ki asıl kazanç sadece satış değildir; ufkunuz da genişler.

Her yeni pazar, sadece işinizi değil, sizi de dönüştürür.

Sonuçta yeni pazar arayışı, ne yalnızca tabloların, ne de yalnızca hayallerin işidir. Biraz merak, biraz sabır, biraz da cesaretle yürüyen bir yolculuktur.

Ve o yolun sonunda kazandığınız şey, sadece yeni müşteriler değil; yeni bakış açıları, yeni hikâyeler ve belki de hayatın kendisine dair yeni bir anlayıştır.