top of page

Türkiye’den ABD’ye İhracat 2025: Vergi Düzenlemeleri, De Minimis ve Stratejik Çözümler

  • Yazarın fotoğrafı: Yasemin Öter
    Yasemin Öter
  • 26 Ağu
  • 2 dakikada okunur
ABD’nin yeni vergi düzenlemeleri ilk bakışta zorlayıcı görünse de, doğru adımlar atıldığında Türkiye için fırsat kapıları da açılabilir.
ABD’nin yeni vergi düzenlemeleri ilk bakışta zorlayıcı görünse de, doğru adımlar atıldığında Türkiye için fırsat kapıları da açılabilir.

ABD, 2025 itibarıyla ithalat vergileri ve gümrük uygulamalarında önemli değişiklikler yaptı. Bu düzenlemeler, Türkiye’den ABD’ye ihracat yapan firmalar için maliyet, rekabet ve lojistik stratejilerini yeniden planlamayı zorunlu kılıyor.

1. De Minimis Nedir ve ABD’de Ne Değişti?

De minimis, uluslararası ticarette küçük değerli ürünlerin gümrük vergisinden muaf tutulması anlamına gelir.

** ABD’de eskiden 800 USD altındaki ürünler vergiden muafken, Ağustos 2025’ten itibaren tüm gönderiler vergilendiriliyor.

Örnek: İstanbul’dan ABD’ye gönderilen 200 USD’lik bir çanta artık vergiye tabi.

Bu değişiklik, KOBİ ihracatçılar için maliyetleri artırıyor ve rekabeti zorlaştırıyor.

2. Türkiye’nin ABD’ye İhracat Portföyü ve Riskler

Türkiye’nin ABD’ye ihraç ettiği başlıca ürünler:

** Otomotiv yan sanayi

** Tekstil ve hazır giyim

** Gıda ürünleri

** Makine ve metal ürünleri

Riskler:

** Çelik ve alüminyum gibi stratejik ürünlerde yüksek vergi oranları (%50’ye kadar).

** Küçük gönderilerde bile gümrük prosedürleri uygulanıyor.

** Lojistik sürecin uzun olması (deniz taşımacılığı: 4–6 hafta, hava taşımacılığı: maliyet yüksek).

3. Transshipment: Alternatif Lojistik ve Vergi Avantajı

Transshipment (aktarmalı sevkiyat), ürünlerin Türkiye’den ABD’ye doğrudan değil, üçüncü bir ülkeden geçerek gönderilmesi anlamına gelir. Bu yöntem, ihracatçılar için stratejik avantajlar sunabilir:

** Gümrük ve Vergi Optimizasyonu: Bazı ürünlerde, üçüncü ülkede gümrük işlemleri yapılması ABD’deki vergi yükünü azaltabilir.

** Lojistik Esneklik: Hedef pazara ulaşmadan önce farklı taşıma modlarıyla maliyet ve teslim süresi optimize edilebilir.

** Risk Dağılımı: Ürünler birden fazla noktadan geçerek gönderildiğinde, tek bir lojistik soruna bağımlılık azalır.

Örnek: Türkiye’den direkt ABD’ye gönderilen tekstil ürünleri yüksek vergiye tabi olabilir. Aynı ürün, önce Almanya’da bir fulfillment center’a gönderilip buradan ABD’ye toplu sevkiyat olarak aktarılırsa, lojistik ve maliyet avantajı elde edilebilir.

!! Ancak transshipment, her zaman yasal ve düzenlemelere uygun olmalı; aksi hâlde ek gümrük riskleri oluşabilir.


4. Türkiye İhracatçıları İçin Stratejik Çözüm Önerileri

  1. Toplu Gönderim ve Konsolidasyon: Küçük paketleri birleştirerek vergi yükünü minimize etmek.

  2. ABD’de Depo veya Distribütör Kullanımı: Fulfillment center’lar aracılığıyla ABD’de stok bulundurmak, teslim sürelerini kısaltır ve maliyet avantajı sağlar.

  3. Distribütör ve Ortaklık Modeli: ABD’de distribütörle çalışmak veya joint venture kurmak, yerel pazara erişimi kolaylaştırır ve maliyeti düşürür.

  4. Katma Değerli ve Niş Ürün İhracatı: Ham madde yerine işlenmiş, markalı veya inovatif ürünler satmak, vergi yükünü tolere etmeyi kolaylaştırır.

  5. Fiyatlama ve Vergi Stratejisi: Gümrük vergilerini ürün fiyatına önceden dahil etmek, sürpriz maliyetleri önler.

  6. Lojistik Optimizasyonu: Deniz ve hava taşımacılığını kombinleyerek maliyet ve teslim süresini dengelemek.

  7. Alternatif Pazarlar ve Risk Dağılımı: ABD’ye bağımlılığı azaltmak için Kanada, Avustralya veya AB pazarlarına yönelmek.

5. Sonuç

ABD’nin yeni düzenlemeleri Türkiye için hem sınav hem de fırsat sunuyor:

** Küçük değerli gönderilerin vergilendirilmesi ve uzun lojistik süreleri zorluk oluşturuyor.

** Ancak doğru planlama, katma değerli ürün seçimi, toplu gönderim, transshipment ve ABD’de depo/dağıtım stratejileri, Türk ihracatçılarının pazarda güçlü kalmasını sağlayabilir.

** Stratejik yaklaşım, rekabet avantajı yaratır ve uzun vadede sürdürülebilir ihracat imkanı sunar.

Yorumlar


bottom of page